KİTABIN ADI | ANAHTAR |
---|---|
KİTABIN YAZARI | REFİK HALİT KARAY |
YAYIN EVİ | İNKILAP YAYIN EVİ |
BASIM YILI | 1992 |
DÜZENLEME | ERDOG@NER |
- KİTABIN KONUSU
Kitap
konu olarak toplumda ailede yaşanan çeşitli sorunların aileyi nerelere
götürdüğünü anlatır.
- KİTABIN ÖZETİ
Olay
İstanbulun boğaz’a bakan yalılarında yaşayan insanlar arsında geçmaktedir. Kenan
hali vakti yerinde işinde niyazında bir memurdur . perihan isminde bir kadınla
evlidir yalnız kenan’ın aldatılma korkusu vardır. Bir gün Kenan oturdukları
köşkün anahtarını kaybeder ; ama evin sahibi olduğu için ne karısına ne de hiz
metçiye anahtarı kaybettiğini bir türlü söyleyemez. Bu neden yeni bir anahtar
yaptırmanın bütün işleri yoluna koyacağını düşünür.
Aklına
hemen karısının bir anahatrı daha olabileceği gelir ve karısına ait olan
eşyaları karıştırmaya , anahtarı bulamk için etrafı döküp saçmaya başlar. En
sonunda karısının eski çizmelerinin arasında bir konak kapısı anahtarı bulur.
Her şey tamamdır ama ne de olsa karısına bir şey çaktırmamak lazımdır ve hemen
etrafı toplamaya baslar.
Ertesi
gün işe giderken yolunun üzerindeki bir çilingire gider ve anahtarı yapmasını
rica eder. Çilingir en erken yarın yapabileceğini söyler; ama Kenan bir yolunu
bulup çilingiri anahtarı aksma yapmaya ikna eder nede olsa aksama eve kendi
anahtarı ile girmek ister.
Aksam
olur ve Kenan eve gitmek üzere evin yolunu tutar. İçinde tahmin edemediği
çeşitli korkular ve kaygılar vardır. Eve geldiğinde evin görkemli kapısı önünde
uzanmaktadır. Anahtarı, kafasından geçen bin bir türlü kaygıya rağmen cebinden
çıkarır ve kapıyı açmayı dener. Fakat korktuğu başına gelmiştir anahtar kapıyı
açmamaktadır ama neden?
Belkide
yanlış anahtarı aldı ve yanlış anahtar kopyalandı ya da… perihan o anahtarla
başka bir yerlere kimbilir başka birilerinin evlerine gidiyordur diye düşünür.
İçini tümbenliğini bir gariplik bir tuhaf korku kaplamaya başlar. Ve etrefında
ki herkesten şüphelenmeye başlar. Karısının arkadaşlarından kendi
arkadaşlarından ve hatta arasıra kendinden bile şüphelenir. Neden böyle bir
şüphecilik içine düşmüştür bir anahtar neden onu bu kadar zorluklara sürükler
onu çözmeye çalışır. En sonunda bir gün bu gereksiz düşüncelerinin yersiz
olduğuna karar verir.
Bir
gün Kenan çok fena bir şekilde hastalanır ve tüm hayatı bir filim şeridi gibi
gözlerinin önünden geçer. Bu kuruntuları yıllardır aynı yastığa baş koyduğu
karısını alacak onu Kenan’dan uzaklaştıracak duruma gelir . kendinden
utanır.
Perihan
Kenan’ı ziyaret etmeye gelir. Kenan neredeyse Perihan’ın yüzüne bakamayacak
kadar utanıyordur ve dayanamaz anahtarın nerenin anahtarı olduğunu sorar.
Perihan aniden bir kahkaha patlatı verir. Kenan hemen gücenir çünkü böylesi
hayati bir önem taşıyan konu nasıl olurda bir kahakaha sebebi olabilir. Perihan
durumu ona iyileşince anlatacağını açıklar.
Kenan
iyileşir. Perihan onu doğruca Boğaza ,bir Boğaz yalısına götürür. İşte merak
ettiğin anahtar bu yalının kapılarını açıyor der ve şehirden kaçmak için bu
yalının anahtarını hatıra olarak aldığını söyler. Kenan aniden Perihan’a sarılır
ve gözlerinden süzülen yaşlara hakim olamaz ve artık bu yalıda yaşamaya karar
verirler.
- KİTABIN ANA FİKRİ
Kitap
her ne olursa olsun insanlara ön yargı ile yaklaşılmaması gerektiğini anlatmaya
çalışır.
- KİTAP OLAYLARI VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
- KENAN: hali vakti yerinde iyi bir devlet memurudur. Oldukça varlıklıdır ve perihan adında bir karısı vardır.
- PERİHAN: Perihan daha önce bir evlilik geçirmiş olan fakat aradığını bulamayan bir kadın aynı zamanda Kenan’ın karısıdır.
- KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Kitap
seçilen bir aşk konusu olarak ilk başta romantik eserleri okumasını seven okur
severlere seslenir ama ilerleyen safhalar onu neredeyse karamsarlığın hakim
olduğu bir polisye romanına çevirir. Kitap konular arsına sıkıştırılmışolan
karamsar şüpheler nedeni ile akıcılığını kaybeder ve sıkıcı bir edaya bürünür.
Yazar mekanları ve kişileri oldukça iyi seçmiştir.
- KİTABIN YAZARI HAKKINDA
Refik
Halid Karay 1888'de İstanbul'da doğan Refik Halit, Bank-i Osmani
serveznedarlarından, "bâlâ" rütbesine sahip Mehmed Halid Bey'in oğludur.
Vezneciler'de Şemsu'l-Maarif ve Göztepe'de Taş Mektep'te okuyan ve ayrıca özel
dersler de alan Refik Halid, Mekteb-i Sultani'yi terkettiği gibi, Mekteb-i
Hukuk'u da yarıda bırakıp Maliye Merkez Kalemi'ne katip olarak girdi.
1908'de
katipliği bırakarak, Servet-i Fünun'da ve Tercüman-ı Hakikat'te çalışmaya
başladı, bu arada kendisine ait Son Havadis adıyla bir gazete çıkardı ancak bunu
on beş sayı sürdürebildi. Fecr-i Ati Topluluğu'na katıldı, Servet-i Fünun'a
yazılar verdi. Kalem adındaki mizah dergisinde de "Kirpi" müstear ismiyle siyasi
mizah yazıları yazdı. Sada-yı Millet'te, bilahare Cem'de Kirpi müstear ismiyle
yazılar yazdı.
Gazeteci
Ahmet Samim'in 9 Haziran 1910'da İttihatçılarca katledilmesi üzerine İştirak
adlı gazetenin 13 Haziran 1910 tarihli nüshasının buna ilişkin yazılara
ayrılmasını sağladı ve bu yüzden İttihat ve Terakkicilerce mimlendi. "Kirpi"
müstear ismiyle yazdığı, İttihat ve Terakki Fırkası'nı yerden yere vuran
yazılarını "Kirpinin Dedikleri" adıyla bir kitapta topladı ve bu arada Hürriyet
ve İtilaf Fırkası'nın elindeki Beyoğlu Belediyesi'nde yedi ay süreyle Başkatip
olarak çalıştı, Mahmud Şevket Paşa'nın katlinden hemen sonra da,
yargılanmaksızın Sinop'a sürüldü (1913), bilahare Çorum, Ankara ve Bilecik'e
gönderildi. Bilecik'teyken ongünlük bir izinle İstanbul'a geldiğinde Ziya
Gökalp'in yardımlarıyla geri dönmedi yani sürgünlüğü son buldu (1918).
Robert
Kolej'de bir yıl kadar Türkçe öğretmenliği yaptı, bu arada Vakit, Tasvir-i Efkar
ve Zaman gazetelerinde makaleler yayınlayan Refik Halid, Damat Ferit Paşa'nın
dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na
katıldı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü olarak görevlendirildi (1919). İzmir'in
işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf
krizinde İstanbul Hükumetini tuttuğu için, İstanbul'un işgalcilerden
kurtarılışının ardından 09.11.1922 tarihinde Beyrut'a kaçtı. Yüzellilikler
listesine alınması ve ihracı konusunda baskı yapılması üzerine Suriye'nin
vatandaşlığını kabul etmek zorunda kalan Refik Halid, Halep'te yayımlanan
Doğruyol ve Vahdet gazetelerini yönetti, bir ara kendi adına çıkardığı gazeteyi
de tepkiler yüzünden kapatmak zorunda kaldı.
Af
Kanunuyla, 1938'de yurda dönüp, yazmaya ve geçimini bu yoldan sağlamaya devam
eden Refik Halid, 18.7.1965 tarihinde İstanbul'da öldü.
- ESERLERİ
Romanları:
* Anahtar,
* Bu Bizim Hayatımız,
* Bugünün Saraylısı,
* Çete,
* Dişi Örümcek,
* Dört Yapraklı Yonca,
* İki Cisimli kadın,
* İkibin Yılın Sevgilisi,
* İstanbul’un İçyüzü,
* Kadınlar Tekkesi,
* Karlı Dağdaki Ateş,
* Nilgün 1-2-3,
* Sonuncu Kadeh.
* Sürgün,
* Yeraltında Dünya Var,
* Yezidin Kızı,
* Bu Bizim Hayatımız,
* Bugünün Saraylısı,
* Çete,
* Dişi Örümcek,
* Dört Yapraklı Yonca,
* İki Cisimli kadın,
* İkibin Yılın Sevgilisi,
* İstanbul’un İçyüzü,
* Kadınlar Tekkesi,
* Karlı Dağdaki Ateş,
* Nilgün 1-2-3,
* Sonuncu Kadeh.
* Sürgün,
* Yeraltında Dünya Var,
* Yezidin Kızı,
Hikaye
Kitapları:
* Ago Paşa’nın Hatıraları,
* Ay Peşinde,
* Bir Avuç Saçma,,
* Bir İçim Su,
* Guguklu Saat,
* Gurbet Hikâyeleri,
* İlk Adım,
* Kirpinin Dedikleri,
* Memleket Hikâyeleri,
* Minelbab İlelmihrab
* Sakın Aldanma İnanma Kanma,
* Tanıdıklarım,
* Üç Nesil Üç Hayat.
* Ay Peşinde,
* Bir Avuç Saçma,,
* Bir İçim Su,
* Guguklu Saat,
* Gurbet Hikâyeleri,
* İlk Adım,
* Kirpinin Dedikleri,
* Memleket Hikâyeleri,
* Minelbab İlelmihrab
* Sakın Aldanma İnanma Kanma,
* Tanıdıklarım,
* Üç Nesil Üç Hayat.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder