Aşkın bütün halleri... Tutkunun aklımızı ele geçirmesi.
Kötülüğün en güzel biçimi... Rezil olmaktan duyduğumuz haz... Kırılan
umutlarımızın lezzetli kederi... Çiğnenen onurumuzun getirdiği kibir. Vicdan
tutulması, bencilliğin son kertesi, yanılsamanın en derin anı... İmkânsız olanın
çekiciliği... Yani gönüllü kölelik...
Yani insanoğlunun en masum hali... Yani
bildiğiniz delilik... Yani en yalansız aşk öyküleri...
"Düşümü gerçekleştirdiğimden de emin değilim. Böyle bir düşüm
var mıydı, yok muydu, ondan bile emin değilim. Kafam çok karışık. Daha da
kötüsü, eskiden Stefan'ı düşündüğümde güzel, iyi, masumiyetle ilgili duygular
uyanırdı içimde.
Coşkuyla, heyecanla, umutla dolardım. Şimdi büyük bir öfke var.
Bazen insanlıktan çıktığımı hissediyorum. Düşündüklerim beni korkutuyor. Gel gör
ki düşünmeden de edemiyorum. Olmuyor, beceremiyorum. Bir de oturmuş aşkın saçma
olduğunu anlatıyorum. Ben de en az aşk kadar saçmayım. Diyeceksiniz ki seni, aşk
saçma biri haline getirdi.
Doğru ama ben de direnemedim. Asıl tutarsızlık bende. İnsan
aptalca, anlamsız bulduğu bir tutkunun peşinden gider mi? Bak gidiyorum işte.
Hâlâ onu arıyorum... Kafam karışık, canım yana yana gecenin bir yarısında bu
bara geliyorum, ondan bir iz bulabilir miyim diye..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder